![]() |
Yazmaya başlamadan bir fotoğraf çekelim... |
İlk yayınımıza çok ağır olmayan bir giriş kitabıyla başlayalım istedim.Kızıma Felsefe Öğretiyorum kitabı Roger Pol Droit isimli bir yazar tarafından kaleme alınmış.İçerik olarak tam da psikolojinin büyük kuramcılarından biri olan Piaget'in taktiklerini içeriyor.Bir nevi sohbet havası.Kitap tam olarak şu şekilde başlıyor(okurken bayağı sevmiştim)''Sorular soran ama cevaplardan tatmin olmayan bütün çocuklara.''Tam da Piaget gibi küçük çocuklara sorular soruluyor ve onları doğru cevaba ulaştırmak hedefleniyor.Elbette ki söz konusu Felsefe olduğunda tek bir doğru cevaptan bahsetmek pek de mümkün değil ancak bildiğimiz gibi biraz daha fazla kabul gören felsefi fikirler de mevcut.Bence burada da aynı muhteşem filozofumuz Sokrates'in maiotik adını verdiği yönteme de başvurulmuş gibi.Yani doğru cevabı direkt olarak vermeyip sorular sorarak buldurmak.Her ne kadar giriş niteliğinde hafif bir kitap olsa da diğer yorumculardan farklı olarak kitapta saydıklarım gibi önemli tekniklerin de kullanılabilmiş olacağını düşünüyorum.Tabi Droit'in gerçek amacı bu muydu onu bilemem.Kitabın alt başlıklarına bakacak olursak Droit bunları şu şekilde ayırmış:
1-Doğru fikirleri aramak
2-Bilge ya da bilgin olmak
3-Sözcüklerin yolunu izlemek
4-Özgürlüğe giden sayısız yol
İçerikten sonra şimdi sıra kitapta altını çizdiğim bazı yerleri yorumlamaya geldi.
1-Doğru fikirleri aramak
2-Bilge ya da bilgin olmak
3-Sözcüklerin yolunu izlemek
4-Özgürlüğe giden sayısız yol
İçerikten sonra şimdi sıra kitapta altını çizdiğim bazı yerleri yorumlamaya geldi.
1.)'' FELSEFE ÇOĞU ZAMAN KORKUTAN BİR SÖZCÜKTÜR.''
Elbette bağlaşıklık yönünden bakılırsa cümlenin ne dediği anlaşılabilir.Peki ya cümlede açıkça belirtilmeyen mesajlar...Felsefe kelimesine sadece anlamsal olarak yani''bilgi sevgisi'' olarak bakmak bence tamamen yanlış.Boşta öylece duran bir bilginin kime ne faydası olabilir ki? Droit bence burada Felsefenin bir disiplin olma yönünden ziyade bir sosyal anlamda düşünme ve eleştiri yapma çabasını kastediyor.Gün geçtikçe düşünmekten korkar bir hale gelmiş olmamıza küçük bir yorum getirilmiş sadece.Aslında biz Felsefe yapmaktan değil yaptıktan sonraki süreçte olacaklardan korkuyoruzdur çoğu zaman.Çünkü her yeni düşünce beraberinde bir eylemi de getirir.Düşünceler bir nevi eylemlerin anasıdır.İnsanın eyleme koyulma sorumluluğunu alması onu nasıl geliştirirse her alanda;düşünme sorumluluğunu alması da Felsefe alanında geliştirir.Sonuçları belirsiz,zor diye düşünmekten vazgeçmemeli insan neticesinde sonuçların eylemleştirilmesidir insanı insan kılan diye bir anlam çıkarmıştım bu sözden.
2.) ''HAYATTAKİ HER ŞEY BİR FELSEFİ DÜŞÜNCEYLE,ÖNCE BİR TÜR DENGESİZLİK YARATAN BİR ŞAŞKINLIKLA BAŞLAR.''
Öğrenme eyleminin kendisi zaten çok karmaşık, psikolji kuramcılarının başlıca bir boyutu iken elbette felsefi yönden de bu duruma bir açıklık getireceğiz.Bu sözün anlamını bulmaya çalıştığımda beynimde şöyle kısa bir durumu canlandırmıştım.Bir arkadaşım yanıma gelir ve bana ilgimi çekmeyen,ya da zaten hakkında bilgi sahibi olduğum bir durumu bana anlatırsa benim pek de ilgimi çekmez.Ancak söze ''Aa biliyor muydun.....'' şeklinde beni şaşırtacak bir başlangıç yaparsa bu ilk olarak bende bir merak uyandırır.Zaten bence öğrenmenin de ilk basamağını merak oluşturuyor.Daha sonraki bilgiler beni şaşırtacak veya bilmediğim nitelikte olursa ben arkadaşımdan sonra da bu konuyu araştırırım ve neticede öğrenmiş olurum.Kısaca özetleyecek olursam buradan John Lock'un Tabula Rasa fikrine bir gönderme yapabilirim diye düşünüyorum.Ama Locke'tan farklı olarak boş beyaz bir sayfa olan beynimize öğrenme hevesinin ve eyleminin ancak ve ancak afallayarak,merak ederek ve şaşırtılarak ortaya çıkarılabileceği kanısındayım.
Aslında hayatımızın amaçlarından biri de bize verilen zaman zarfı içerisinde defterimizi olabildiğince iyi değerlendirerek doldurmak ve deftere yazdıklarımızı karşımızdakilerle de paylaşmak.Bunun için en iyi yöntemin şaşırtılmak olduğunu söylüyor Droit. Öyleyse hayattakilere bir tavsiye: Şaşırın! sonucunu da bu sözden çıkarabileceğimizi düşünüyorum.
Kitap hakkındaki genel görüşüme gelecek olursak:Genel olarak felsefi birtakım araştırmalarda kullanılabilecek ileri bir düzey kitap değil kesinlikle.Daha çok ''Felsefe neymiş ya bir fikrim olsun'' düşüncesine sahip insanlar için yararlı olacağını düşünüyorum.Felsefeye bir nevi giriş niteliği taşıyor. Felsefe'nin üç temel problem alanı olan varlık,bilgi ve değer alanlarına da değinmesi yönüyle başlangıç düzeyi felsefeseverlere yardımcı bir kaynak.Hele ki çocuğum Felsefeyi sevsin diyorsanız önereceklerim arasında ilk üçe kesinlikle girer.Diğer kitaplardan farklı olarak bir yazardan ziyade çocukların fikirlerine önem verilmesi beni bayağı etkilemişti.
Bu yayınımı yine bu kitaptan bir söz ile bitirmek istiyorum.Şimdilik hoşçakalın,takipte kalın,felsefeyle kalın...
''Felsefe sözcüklere sözcüklerle savaş açar.''
2.) ''HAYATTAKİ HER ŞEY BİR FELSEFİ DÜŞÜNCEYLE,ÖNCE BİR TÜR DENGESİZLİK YARATAN BİR ŞAŞKINLIKLA BAŞLAR.''
Öğrenme eyleminin kendisi zaten çok karmaşık, psikolji kuramcılarının başlıca bir boyutu iken elbette felsefi yönden de bu duruma bir açıklık getireceğiz.Bu sözün anlamını bulmaya çalıştığımda beynimde şöyle kısa bir durumu canlandırmıştım.Bir arkadaşım yanıma gelir ve bana ilgimi çekmeyen,ya da zaten hakkında bilgi sahibi olduğum bir durumu bana anlatırsa benim pek de ilgimi çekmez.Ancak söze ''Aa biliyor muydun.....'' şeklinde beni şaşırtacak bir başlangıç yaparsa bu ilk olarak bende bir merak uyandırır.Zaten bence öğrenmenin de ilk basamağını merak oluşturuyor.Daha sonraki bilgiler beni şaşırtacak veya bilmediğim nitelikte olursa ben arkadaşımdan sonra da bu konuyu araştırırım ve neticede öğrenmiş olurum.Kısaca özetleyecek olursam buradan John Lock'un Tabula Rasa fikrine bir gönderme yapabilirim diye düşünüyorum.Ama Locke'tan farklı olarak boş beyaz bir sayfa olan beynimize öğrenme hevesinin ve eyleminin ancak ve ancak afallayarak,merak ederek ve şaşırtılarak ortaya çıkarılabileceği kanısındayım.
Aslında hayatımızın amaçlarından biri de bize verilen zaman zarfı içerisinde defterimizi olabildiğince iyi değerlendirerek doldurmak ve deftere yazdıklarımızı karşımızdakilerle de paylaşmak.Bunun için en iyi yöntemin şaşırtılmak olduğunu söylüyor Droit. Öyleyse hayattakilere bir tavsiye: Şaşırın! sonucunu da bu sözden çıkarabileceğimizi düşünüyorum.
Kitap hakkındaki genel görüşüme gelecek olursak:Genel olarak felsefi birtakım araştırmalarda kullanılabilecek ileri bir düzey kitap değil kesinlikle.Daha çok ''Felsefe neymiş ya bir fikrim olsun'' düşüncesine sahip insanlar için yararlı olacağını düşünüyorum.Felsefeye bir nevi giriş niteliği taşıyor. Felsefe'nin üç temel problem alanı olan varlık,bilgi ve değer alanlarına da değinmesi yönüyle başlangıç düzeyi felsefeseverlere yardımcı bir kaynak.Hele ki çocuğum Felsefeyi sevsin diyorsanız önereceklerim arasında ilk üçe kesinlikle girer.Diğer kitaplardan farklı olarak bir yazardan ziyade çocukların fikirlerine önem verilmesi beni bayağı etkilemişti.
Bu yayınımı yine bu kitaptan bir söz ile bitirmek istiyorum.Şimdilik hoşçakalın,takipte kalın,felsefeyle kalın...
''Felsefe sözcüklere sözcüklerle savaş açar.''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder