Hepinize güzel bir günden tekrardan merhabalar arkadaşlar.Gününüz güzel geçiyordur umarım.Gününüzü daha da güzelleştireceğini tahmin ettiğim büyük bir başyapıt ile karşınızdayım.Güzelleştirmek derken kitabın içeriğini kastetmediğimi de söylemeliyim.İlerleyen satırlarda ne demek istediğimi daha da iyi anlayacaksınız:) Öyleyse kitabın içeriğinden biraz bahsedip alıntılara ve sonrasında genel görüşlerimi belirteceğim kısımlara geçelim. Öyleyse başlayalım.
Bulantı, 20. yüzyılın en etkili düşünürlerinden Jean-Paul Sartre'ın ilk romanıdır. Bireyin kökten özgürlüğünü vurgulayan varoluşçu akımın sözcülüğünü üstlenen Sartre, adını 1938'de yayımlanan bu romanıyla duyurmuştur.Günlük biçiminde yazdığı bu kitabında, romanın kahramanı Roquentin'in dünya karşısında duyduğu tiksintiyi anlatır. Bu tiksinti yalnızca dış dünyaya değil, Roquentin'in kendi bedenine de yönelikti. Kimi eleştirmenler romanı hastalıklı bir durumun, bir tür nevrotik kaçışın ifadesi olarak değerlendirdilerse de, Bulantı, yansıttığı güçlü bireyci ve toplum karşıtı düşüncelerle, sonradan Sartre'ın felsefesinin temellerini oluşturacak birçok konuya yer veren özgün bir yapıttır benim fikrimce.
Yazarın ruhaniyetini ve fikirlerini daha iyi kavrayabilmek adına varoluşçu felsefeden de bir iki kelam yazmak gerektiğini düşünüyorum arkadaşlar.Sizin de evet çok iyi olur dediğinizi duyar gibiyim. Açıklaması ve tek bir cümleye indirgenmesi zor olsa da kısa şekilde bahsetmeye çalışacağım.Filozoflarca umutsuzluk (Mounier), başkaldırı (Wahl), özgürlük (Marcel) ve hatta saçmalıklar felsefesi (Foulquie) gibi kelimelerle tanımlanmış; canlı ile cansız arasındaki ilişkiyi sorgulayan, bir nevi hür insanların hür olmayan varlıkların dünyasına atıldığını söyleyen düşünce akımıdır Varoluşçuluk. Diğer adıyla egzistansiyalizm olarak da bilinir.
Daha yalın bir şekilde ifade edilirse varoluşçuluk: bireyin özgür olduğunu ve hatta özgür olmaya mecbur olduğunu, geleceğini kendisinin belirlediğini –burada bir nevi kaderi inkâr ediyor- benliğin esas olduğunu savunur.
Kitap genel olarak bu hatlar etrafında şekillenmiştir.İçerik olarak pek de mutlu etmeyeceğini söylemiştim.Böyle düşünüyor olmamın sebebi aslında başkahramanın kendine ve dış dünyaya duyduğu tiksintiyi bize de iliklerimize kadar hissettiriyor olmasından kaynaklı.En etkililerinden olduğunu düşündüğüm bir alıntıyı sizlerle de paylaşayım hemen.Açıkçası beni aşırı düşündürmüştü:
''Otelden çıkarken yerde sürüklenen bir kağıdı almak istedim, ama beceremedim.Hepsi bu kadar, bir olay bile sayılmaz.Ama doğrusunu söylemek gerekirse bu olay ta içime işledi.Artık özgür olmadığımı düşündüm.''(Bulantı syf26)
Görüldüğü üzere Sartre her ne kadar üstü örtülü olsa da burada bile kaderi inkar yoluna giderek tamamen özgürleşen insan profiline duyduğu özlemi anlatıyor.En beğendiğim alıntılardan biri olduğunu söylemeliyim. Ama böyle bir başyapıtın daha nice alıntıları var beğeneceğimiz bir bilseniz.Hadi bir de onlara göz atalım:
1.)''Saat üç. Bir şey yapmak isterseniz, bu saat ya çok geç ya çok erkendir. Öğleden sonra acayip bir an.''
2.)''Birisini sevmeye kalkışmak, önemli bir işe girişmek gibidir, bilirsin. Enerji, kendini veriş, körlük ister. Hatta başlangıçta bir uçurumun üzerinden sıçramanın gerektiği bir an vardır. Düşünmeye kalkarsa atlayamaz insan. Bundan böyle artık bu gerekli sıçrayışı yapmayacağımı biliyorum.''
3.)''Issız bir adada olsaydınız yazar mıydınız? İnsan hep başkaları okusun diye yazmaz mı?''
4.)''İki kent arasındayım, biri bilmiyor beni, öteki artık tanımıyor” diyordu. Ait olamamak da tam olarak burada başlıyor.''
5.)''Kimi zaman hızlı, kimi zaman yavaş bir şeyler akıyor içimde; dokunmuyorum, bırakıyorum gitsin. Sözcüklere bağlanamadığım için düşüncelerim çoğu zaman karmakarışık. Belirsiz ve hoş şekiller halinde ortaya çıkıyor, sonra kayboluyorlar, hemen unutuyorum onları.''
6.)''Hayatımla ilgili olarak bildiğim her şeyi, kitaplardan öğrendim gibime geliyor.''
7.)''Senin gibi değilim ben. Bir başkasının benimle aynı şeyleri düşündüğünü görmek hoşuma gitmez.''
8.)''Anlamıyorum Tanrım, hepsi birden aynı şeyi düşünmeye neden bu kadar önem veriyorlar. Balık gözlü, içedönük görünen, uzlaşamayacakları bir insan geçmeyegörsün aralarından, başları çevriliyor hemen.''
Kitapta altını çizdiğim çoğu yeri sizlerle de paylaştım arkadaşlar.Cümlelerin hissettirdikleri altını çizmekten çok daha fazla his uyandırdı ben de.Böylesine özgün ve içerli yazılan sözlere de bir şeyler hissetmemek pek de mümkün değilmiş gibime geliyor. Sartre ki benim en sevdiğim filozof olur kendisi öylesine adamış ki kendini düşüncelerine sırf onlara zarar gelmesinden çekindiği için, başkalarının düşünceleri değil sırf kendi sanatı ve düşünceleri uğruna yazabilmek adına ona verilmek istenen Nobel Ödülünü bile reddetmiştir.Durum böyle olunca bize düşen tek şeyin düşüncelerini anlamaya çalışmak ve ilk romanı olan Bulantı ile bu işe başlamak olduğunu düşünüyorum. Sartre hakkında yeni şeyler öğrendiğinizi duyar gibiyim.Umarım ilginizi çekmiştir,böylesine bir felsefi ve edebi dehadan mahrum kalın istemem:)
Genel görüşlerime değinecek olursam çoğunu alıntı sonrası kısımda paylaştım aslında.Ama kısa bir yorum geçelim.Kitabı Sartre'a olan hayranlığım sayesinde okumaya başladım.Elime aldığımda roman yazısını görünce daha farklı bir şey bekledim açıkçası bir günceden ziyade.Ama kitap bana beklediğimden daha fazlasını verdi.Varoluşçuluk terimleri ve temalarına o kadar muazzam değinilmişti ki felsefe ansiklopedisi bile okumuş gibi hissettim kendimi.Seviye olarak biraz önbilgi istiyor diye düşünüyorum.En azından egzistyantalist felsefenin temelleri gibi.Romanın hissettirdiklerinin biraz karamsar olduğunu söylemeliyim sizlere.Bunun da Sartre'ın güçlü edebi yönünden kaynaklı olduğunu düşünüyorum.Kendinizi karakterle özdeşleştirip hayata bir tiksintiyle bakıyorsunuz ama bunun sonunda tam anlamıyla bir varoluşçuluk düşüncesi işleniyor iliklerinize.Kesinlikle tavsiye edeceğim bir kitap tıpkı Sartre'ın muhteşem diğer eserleri gibi...
Kitabın kapağını sizler için ben araladım.Devamını getireceğinizden eminim.Sizleri Sarte'ın efsanevi romanıyla başbaşa bırakayım öyleyse.Keyifli okumalar şimdiden.
Hoşçakalın, felsefeyle kalın:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder